24 Mart 2013 Pazar

Herkesin bir hikayesi vardır, kiminin güzelliklerle dolu, kiminin acılarla dolu, benim hikayem boğazımda düğümlenen bir hıçkırıktır, sustukça acı veriyor, konuşunca can yakıyor....

Melike Melis

18 Mart 2013 Pazartesi

çocukluğum

Hani çocukluğumuzda
seninle birlikte evcilik oynadığımız
kırmızı ahşap bir evimiz vardı ya
işte ben onu özledim
aslında ben seni ve çocukluğumu özledim
hadi gel yine saklambaç oynayalım
sen saklan
ben seni bulayım çocukluğum...

Melike Melis


kendimle savaş

Bugün pencereme kuşlar gelmedi,
kapımda çocuklarda oynamadı,
fesleğenlerim soldular,
kendimle konuştum,
kendimle savaştım
bedenim yorgun,
beynim ölüm uykusunda
beni anlayacak bir yürek aradım,
elimi tutacak bana güç verecek bir el
bulamadım....
yalnızlık bütün gücüyle bana oyunlar oynuyordu
hep kendime yeniliyordum her savaşta...

Melike'den

16 Mart 2013 Cumartesi


























 Çok sevdiğim Şair arkadaşım Ahmet Çabuk’un ”AŞK İHANETİ SEVER” isimli kitabı çıkmıştır…
Okumanızı tavsiye ederim…





15 Mart 2013 Cuma

14 Mart 2013 Perşembe





Kırılmadık bir şey kalmadı

Bir yerden bir yere gittiğiniz zaman, bir yerden bir yere gittiğinizi zannediyorsunuz. Düşünmüyorsunuz ki bir yerden bir yere gittiğiniz zaman, gittiğiniz yere geldiğiniz zaman, gittiğiniz yere geldiğiniz yeri de götürüyorsunuz.

-Özdemir Asaf,


“Şimdi bir mevsim değil, Koca bir hayat girdi aramıza. Biliyorum ne sen dönebilirsin artık, Ne de ben kapıyı açabilirim sana.”

murathan Mungan

13 Mart 2013 Çarşamba

gittin...

Sen gittin..
Ve ben gözüm yollarda, hep gelecek birini bekler gibi...

Melike'den

gittin

Gitme desem de gittin işte,
Bende olmayacak duaya amin dercesine bekledim işte, ne sen döndün, nede ben beklemekten vazgeçtim...

Melike'den

Yasak Ülkenin Özgür Çocuğu: Ve çiçekler açıyorBakışlarının değdiği gözlerimdeÖ...

Yasak Ülkenin Özgür Çocuğu: Ve çiçekler açıyorBakışlarının değdiği gözlerimdeÖ...: Ve çiçekler açıyor Bakışlarının değdiği gözlerimde Öylesine güzelleştiriyorsun ki Mevsimi yüreğimde Salkım saçak gül kokuyor tenim Rüzgarın ...

*****



Yemeklerini paylaştılar önce… Sonra evlerini, yataklarını…
Her yere birlikte gidiyorlar, hep birlikte geziyorlardı. Tatlı sözler, cilveleşmeler, hediyelerle başı dönüyordu.
Günden güne ona daha da alışıyor, şüphelerinden arındıkça gevşiyor, güven hissiyle tanışıyordu.
Belki de yıllarca boş yere direnmişti böyle bir ilişkiye…
Kendine boş yere ıssız kaleler inşa etmiş, onca acıyı boşa çekmişti belki de…
Kendini tanıyamıyordu:
Aşk, tırnaklarını, dişlerini sökmüştü adeta; uysallaşmış, evcilleşmişti.

* * *

Bir sabah yalnız uyandı; yanı boştu.
Bahçeyi aradı; yoktu.
Sokağa koştu; uzaklaşan arabanın egzozunu gördü.
Ufukta kaybolana dek süzdü arabayı…
“Nasılsa dönecek” diye düşündü o an… o gün… o hafta…
“Galiba gelmeyecek” diye kaygılandı o ay sonu…
“Gitmeseydi keşke” deyip durdu o mevsim…
Ve yıl sonu, “Keşke hiç gelmeseydi”ye döndü hissiyatı…
Öylesine çökmüştü.

* * *

Oysa kimseye güvenmediğinde güçlüydü; aşk, direncini kırmıştı.
Cömertçe açtığı kalp, iltihaplı bir yara olup çıkmıştı.
Sevgisizken aldanmazdı hiç olmazsa; şimdi hem sevgisiz kalmış, hem kandırılmıştı.
Tutkuyu bir kez tattığı için hep onu arar olmuş, tokluğa alışınca açlığı unutmuştu.
“Bir gün mutlaka gelecek”le “Onsuzluğa alışmalıyım” arasında gidip gelmekten bitap düşmüştü.
Yeniden it kopuk dolu sokaklara döndüğünde aşka düşmeden önceki halinden eser yoktu. Hastalanmıştı.
Nefretten korkarken, aşkla zehirlenmiş, ihanetle yaralanmıştı.
Sessizce ağladığı gecelerde “Belki de onu hiç tanımasam daha iyiydi” diye sayıkladı.

Yalnızlık belası, ayrılık acısından âlâydı.


Can Dündar
Seni hiçbir dünya telaşına değişmedim ben… Evlerin ve kalabalığın ağırlığını sana üstün tutmadım… Yoksulluğun acısından hafif bilmedim acını…

Yenilen herkesin boğuntusuydu kaybolduğum uzaklık, yüzün her bulutlandığında… Nereye gidersem gideyim seni yürüdüm hep… Sevincini bir barış, bir bayram sabahı gibi taşıdım içimde… Sesine güvendim, gözlerine en çok yakışan o sürekli yaz ikindisine… Gökkuşağının altından geçen çocukların şımarıklığıydı, kaküllerini her araladığımda gövdemdeki ürperti…

Ağzımdaki meneviş sendin insanlara şiirler okurken… Bütün öksüzlerin kederiyle baktım yüzüne, ne zaman geleceği düşündüysem… Bir haksızlığı haykıran herkese senin soluğunu verdim… Bütün hapislerin penceresi yaptım seni… Sonra tuttum kenar mahallelerin yalnızlığını gösterdim, bir özür, bir bağışlanma umuduyla…

Kirpiklerinin ömrüme açtığı yolda yaptım bütün kavgalarımı… Söze inandım, gövdene ondan çok… Dönüp dönüp sana geldikçe anladım özgürlüğün aşk olduğunu… Alışkanlıklara yenilmedim ben, seni bir alışkanlığa dönüştürmek istemedim yalnızca…

Çocuklar dünya karşısında yenik büyüyordu… Babalarından başka doğru bilmeden yaşlanıyordu erkekler… Çarşılar evleri çoktan teslim almıştı… Kızlar şarkısını kimseye söyleyemiyordu… Sokaklardan esen güneş değil, geri çekilme duygusuydu… Annelerin sütünde ışık yoktu…

Kaba adamların kalın sesi örtmüştü ülkeyi… Güzellik, insanların gelecek düşlerinden çoktan çıkmıştı… Kimsenin ortak türküsü yoktu ve kimse türküsünü bir başına söyleyemiyordu… Bir yere gitmeden, gelecek birisini bekliyordu herkes…

Koro halinde susuluyordu ve yalnızca yüksek sesle konuşanlara inanır olmuştu insanlar… İncelik yalnızlığa dönüşe dönüşe bitmişti… Şiddetin coğrafyasında elbette gökyüzü bir lükstü ve ancak yağmur yağınca anımsanıyordu…

Gittiği en büyük uzaklık evinden işi olanlara, ne aşk, ne özgürlük, ne barış anlatılabilirdi… Seni korumak için karşı durdum tüm bunlara… Dünyayı senden geçirerek sevdim… Geri çekilmem yakışmazdı seni sevmeme…

Günlerdir yoksun… Öfkeni bile özledim… Nasıl bir uzaklıktan geleceksin bilemiyorum… Ayrılıktan medet umar oldum… Kaşlarının işaret ettiği yerde duracağım… Kararan gümüşler gibi duracağım… Bir ülkenin acılarına tutunarak özür dileyeceğim…

Işıklı bir korunak arayacağım sesinin kıvrımlarında… ’Gelmen iyiliktir’ diyeceğim… Yüreğimden başka yanıtım olmayacak… Bir sorudan bir soruya vuracağım seni yine… Dünyanın bütün yağmurları yağacak iki söz arasında… Ellerimi geçmişe mi geleceğe mi koyacağımı şaşıracağım…

Küller altındaki köz için bir yudum soluk isteyeceğim… ’Aşk iki kişiliktir’ sözünü düşüneceğim uzun uzun… Kalkıp pencereden hayata bakacağım… Alnından öptüğüm yerde ülkemsin, ağzından öptüğüm yerde kadınım, diyeceğim… Bir gülüşünle çıkıp caddeleri dolduracağım…

Ömrümden öteye taşıdığım çocuk… Ya sen bu ülkede doğmasaydın, ya ben aşkı herkes gibi bilseydim.

üç aynalı kırk oda'dan

”..Biliyorum bütün sözler yavan, bütün sözcüklerin içi boşaltılmış, bütün anlamlar kullanılmış, bütün anlar uçucu; kelimeye dökülen her duygu, kendiliğinden soğuk bir klişe oluveriyor; hiçbir sözcük duygularıma da yüreğime de yetmiyor…”

Üç Aynalı Kırk Oda / Murathan MUNGAN

dostluk

Arkadaşlık=Dostluk

Bir çember düşünün; 
biz bu çemberin içinde bir kaç kişiyiz, diğerleri dışarıdalar
ne yaparlarsa yapsınlar, bizim umrumuz da olmamalı ancak ki; o çemberin içine alırsak o çembere aldıklarımızdan da sorumlu oluruz...

Melike'den

devrim

En güzel devrim yürekte yapılan devrimdir, ya yüreğini sonuna kadar açarsın ya ömrünün sonuna dek yüreğinden atarsın...

Melike Melis

12 Mart 2013 Salı

Albümler arasında kalmış sararmış bir fotoğrafla bitiyor ömür dediğimiz şey, Sevgi yüreğimizin derinliklerine işliyor, özlem duyuyoruz gün gün geçmişimize ve geçmişimizde ki kişilere, Bir gün bizler de geçmiş olacağız bu hayattan, işte bu yüzden kırmayın kimsenin kalbini bırakın da mutlu bir anı olarak kalalım gelecektekilerin zihninde....

Melike Melis

gözlerin diyorum ♥

Her şey bitti diyorum artık sevmeyeceğim,sevmiyorum diyorum unutuyorum her şeyi.Tam o artık yokmuş gibi davranırken onun gözleriyle karşılaşıyorum ve her şey tekrar başa sarıyor.

seversin...

Çünkü sadece sen seversin. Hiç bir karşılık beklemeden.

sevdim ♥

Belki tarifi imkansız acılara gebe olacaktı yüreğim, ama engel olamadım kendime, SEVDİM, hem de çok Sevdim, Saç tellerine kadar, her şeyini sevdim, Öptüm hem de kanatırcasına bütün acılarını öptüm, acısı acım oldu...

Melike Melis

aşk ♥ ♥

Bu ''AŞK'' seninle başladı, seninle bitsin, sonsuzluğum olsun, sonsuzluğun olsun...

Melike Melis

Aşk ve gurur

Yaşadığımız onca şey
bir film şeridi gibi gözlerimin önünden geçerken,
kaç paket sigara tükettim yokluğunda,
kaç kül tablası boşalttım hatırlamıyorum,
yokluğun öyle acı ki yüreğime yüreğime vuruyor,
bir gün çıkıp gelsen dünyalar benim olacaktı
ama gelmiyorsun gelmeyeceksin,
gururlusundur bilirim
ama şunu unutma ki aşkta gurur olmaz...

Melike Melis

Unutmayacağım ♥

Bu Aşk denen oyunda bana hep unutmak düşse de inatla UNUTMAYACAĞIM, çünkü sevdim, bir adamın sevilmeyecek ne kadar kötü huyları varsa onları bile sevdim, Aşk her haliyle kabullenmek değil miydi zaten? bende her haliyle kabul ettim ve öylece sevdim...

Melike Melis

özlem :(

Yüreğime ağır gelen özlemlerim var benim, çok istesem de göremeyeceğim kişiler var, son yolculuklarına uğurladığım ama yüreğimden hiç uğurlayamadığım insanlar var, kanatırcasına yüreğimi acıtan...

Melike Melis

Gel


__Gel
Bir gece ansızın düşlerime gel
Uzansın uzaklardan pencereme bir el

Melike'den

Nerdesin?

neredesin söyle
hangi şehirde?
adın geçiyor düşümdeki şiirde ..

Melike'den

İlhan Berk Demiş ki;

”Ben sadece sevmeyi biliyorum, unutmayı öğrenemedim…”

__ İlhan Berk

'Can Kenarı'

Benim şehrimde benimle ol istiyorum, benim şehrimin sokaklarında benimle yaşa, ''Can'' kenarından sana bir bilet kestim, hadi çıkta gel benim şehrime doğru...

Melike Melis

insanlar gider



İnsanlar her zaman gider. Bu böyledir.

Dünya böyledir belki alışılmış belki beklenen bir şeydir herkesin gitmesi.

Ama bir gün gelir öyle biri gider ki hayatınızdan herkes gitse bile o kalmalıydı dersiniz.

En çok onun gidişi koyar çünkü o asla gitmiyceğine en çok inandığınız insandır.

Ve ondan sonra kimseyi kolay kolay sokamazsınız hayatınıza.

Sırf bi daha inanmamak için.

Sırf bi daha güvenmemek için.

Sırf bi daha kırılmamak için.

Bi daha kimse hayatınızdan gitmesin diye kimseyi almazsınız hayatınıza.

Yalnız kalmak değildir bu yalnızlığı seçmektir.

BİZ olamamak

Ben vardım, Biz olduk, sonra yok olduk, meğerse biz hiç olamamışız...

Melike Melis...

Oğuz Atay'dan

“Seni seviyorum fakat neresini düzeltecegimi bilmedigim bu yasantimi
sürdürmenin anlamsizligini seziyorum yok olmaya dogru hizli bir
gidisin farkindayim henüz koruyabildigim bazi özelliklerim varken
daha insan oldugumu hissederken bu gidise bir son vermeliyim yoksa
cok geç olacak ve kendimi affetmeyecegim
seni seviyorum ve beni unutmani istiyorum
ben seni bir an için de olsa unutabilecegimi düsünerek buna girisiyorum.”

Oğuz Atay 

Lunapark

Herkes sever lunaparkları..
Ne kadar ışıklandırırsan ışıklandır. İstediğin kadar renklendir.. Yağmur yağdığında lunaparklar boş kalmaya mahkümdur..
İnsanlarda böyle..
Güneş açıp ışık saçarken tıklım tıklımdır etrafımız..
Ne zaman ki göz yağmurlarımız başlar yapayalnız bomboş kalırız..

Sevmek neymiş birgün anlarsın


Uykuların kaçar geceleri
Bir türlü sabah olmayı bilmez
Dikilir gözlerin tavanda bir noktaya
Deli eden bir uğultudur başlar kulaklarında
Ne çarşaf halden anlar, ne yastık
Girmez pencerelerden beklediğin aydınlık
Kapanır yatağına çaresizliğine ağlarsın
Onun unutamadığın hayali
Sigaradan derin bir nefes çekmişcesine dolar içine
Sevmek neymiş birgün anlarsın
Birgün anlarsın aslında herşeyin boş olduğunu
Şerefin, faziletin, iyiliğin, güzelliğin
Gün gelirde sesini bir kerecik duymak için
Vurursun başını soğuk taş duvarlara
Büyür gitgide incinmişliğin, kırılmışlığın
Duyarsın
Ta derinden acısını çaresiz kalmışlığın
Sevmek neymiş birgün anlarsın
Birgün anlarsın ne işe yaradığını ellerinin
Niçin yaratıldığını
Bu igrenç dünyaya neden geldiğini
Uzun uzun seyredersinde aynalarda güzelliğini
Boşuna geçip giden yıllarına yanarsın
Dolar gözlerin için burkulur
Sevmek neymiş birgün anlarsın
Birgün anlarsın sevilen dudakların
Sevilen gözlerin erişilmezliğini
O hiç beklenmeyen saat geldi mi
Düşer saçların önüne ama bembeyaz
Uzanır gökyüzüne ellerin
Ama çaresiz, ama yorgun, ama bitkin
Bir zaman geçmiş günlerin uykusuna dalarsın
Sonra dizilir birbiri ardınca gerçekler acı
Sevmek neymiş birgün anlarsın
Birgün anlarsın hayal kurmayı
Beklemeyi
Ümit etmeyi
Bir kirli gömlek gibi çıkarıp atasın gelir
Bütün vücudunu saran o korkunç geceyi
Lanet edersin yaşadığına
Maziden ne kalmışsa yırtar atarsın
O zaman bir çiçek büyür kabrimde kendiliğinden”
— Selçuk Yöntem

Büyük usta demiş ki;

Biz başka severdik. O yüzden başka sevemedik.
İnsan birisiyle yaşlanmalı, birisi yüzünden değil.


Nâzım Hikmet.

sevdim ♥



Ben seni sevdim.

Seni özledim, iliklerime kadar.

Yüzümü boynuna gömdüm.

Kokunu ciğerlerime doldurdum.

Yüzünün her santimini aklıma kazıdım.

Seni öptüm. Öptüm ve öptüm. Nefesim kesilene kadar.

Şimdi nasıl tüm bunları unutmamı istersin?

anlamıyorum

Anlamiyorum Seni, madem yine terkedip gidecektin niye düşümden Uyandirdin beni ?

Melike'den

'GİTME'

Oysa ki Ne kadar çok söylemek isteriz gidenin birinin ardından 'GİTME' diye, ama nedense o 'GİTME' cümlesi sadece içimizde bir çığlık olmaktan öte geçemez...


Melike'den

bütün kadınların kafası karışıktır...

Öyle bir suçluluk duygusu var ki bende, yemeğin yemediğim yarısının bile kalbinin kırıldığını düşünüyorum. Böyle yaşamak kolay olmuyor elbette. İnsan, yaşamayı becerebilenlerin karşısında donup kalıyor. Yani merak ediyorum, insanlar nasıl oluyor da yaşamaya ara vermek istemiyorlar. Bana gelince, ara vermek bir yana, yaşamak istediğimden bile o kadar emin değilim. O tür bir saplantım ya da kararlılığım diyelim hiç olmadı. Kendimi dünya için o kadar zorunlu veya yararlı da görmüyorum üstelik. Soğuk makarna gibiyim, ne dünyaya zarar vermek istiyorum ne de büyük bir yarar sağlamak gibi önlenemez bir isteğim var.. Var olmak, o kadar da heyecan verici gelmiyor bana. Buna karşılık, yok olmanın da anlamlı bir yanını göremiyorum. Tavşan boku gibiyim bir bakıma; kokmaz, bulaşmaz. Sizin anlayacağınız, eğer ölümü anlamlandıran yaşadığınız sürece yaptıklarınızsa, pek şansım yok..”
— Bütün Kadınların Kafası Karışıktır / Ece Temelkuran

hayat :(


:(


......


gitmek...

Bazen kimseye 'Eyvallah' etmeden alıp başını gitmek istiyor insan...

Melike'den

.....

“Seni seviyorum, ama nasıl? Avuçlarımda camdan birşey gibi; kalbimi sıkıp parmaklarımı kanatarak, kırasıya, çıldırasıya…”

bu son olsun


Doğarken Ağladı insan Bu son olsun,
Bu son olsun !!!
“Ah benim sevdasında bencil, yüreğinde sağlam sevdiğim.
Aklıma gelişini seveyim. Ne güzel de darma duman ediyorsun beni.”
— Nazım Hikmet Ran

Hayatına Eşlik Etmek İsteyenler Gelsin Seninle

Kimseyi değiştiremezsin hayatta.
Ve kimse için de değişmemelisin.
Kimliğini kaybettiğin an, yaşamını çöpe attın demektir.
İstemediğin sürece, hiçbir şey için ödün vermeyeceksin.
Çünkü gün gelir, verecek hiçbir şeyin kalmaz.

Her şeyi sen istediğin için yapacaksın,
Başkası senden istediği için değil.
Ve sen, sen olarak kaldığın sürece
Senin yanında olanlar da mutlu olacaktır.

Bırak hayatına eşlik etmek isteyenler gelsin seninle.
Yolun bitimine kadar gelmeleri şart değil.
Herkesin gidebileceği bir yol vardır.
Sen yeter ki, yanında yer ayırmayı bil.

Ne sen kimse için mecburi istikametsin,
Ne de bir başkası senin için.
Seninle gelmek isteyenleri yanına al.
Belki beraber daha çok şey katabilirsiniz bu hayata.
Yanındaki seni mutlu ettiği sürece kalsın hayatında, zorlama kendini.

Hayat rahat ve anlayışlı insanlarla
Ve hayat hak ettiği gibi yaşandığında güzel…
Ve unutma; aynı dili konuşanlar değil
Aynı duyguyu paylaşanlar anlaşabilir…

-Can Yücel