6 Eylül 2013 Cuma

AŞKIN VATANI'NA








AŞKIN VATANI'NA

Bütün gecem sanaydı,
aşkın vatanınaydı,
kan tutmuştu gözlerim
yokluğunla paslanmıştı yüreğim,
buz kesmişti bedenim,
dilimde kekremsi bir şaraptı adın,


oysaki
gerçekleri bile titretirdin mavi düşlerinde
her gelişinde
cennetin çocukları ıslık çalardı
maverada aşk çiçekleri açardı,
pamuk şekerleri bırakırdın
çocuksu düşlerime,
deniz kızı Eftelya'dan şarkılar dinlerdik,
şiirler kanardı parmakların,
dilinden düşmezdi hiç adım


''sarı sıcağım, gülen güneşim'' derdin
açardım kışının üzerine
eritirdim bütün buzları
taze baharları düşürürdüm yüreğine
lavantalar saçardım gövdene


o zaman bana biriktirdiğin
bütün hüzünleri saç yüzüme,
belki uçsuz bucaksız
bir gökyüzü olur gözlerim,
belki bir şiir olur akar sözlerim,


şimdi Fırtınalar sarsar vatanımı,
kırık bir dal olur düşlerim,
sonbahar düşer yazımın üstüne
cam kırığı bir ses olur çığlığım,


Kederlere bayramdır gidişin,
kara yazgıma bir eş,
ah ederim sevdama,
yoksun ya,




düşer içime acı bir zulüm...


Melike Melis / Kalinihta Girit

EYLÜL





EYLÜL

Eylülün hüzünlü bakışlarıydı
Seni şiirime düşüren,
dalından düşmüş bir yaprağın
savrula savrula gidişiydi,
ayrılığımız…

Eylül ki,
hüzne boyar bütün düşlerimi,
gözlerimden
yaprak yaprak yaşlar dökülür,


...ki ben seni sevmişsem,
sana yar demişsem,
beni bekletme ne olur
hasretin ağır gelir,

eylül ki,
ölümüm olur,


Melike Melis

UYKU /SUZ











UYKU /SUZ


Bir sonbahar rüzgarına tutuldum
dalından kopmuş bir yaprak misali
savruldum..
Bak, uyuyamıyorum yine geceleri,
uyumak istiyorum ama uyuyamıyorum
yanımda sen olmayınca,
uyuyamıyorum işte


bir suçlu arıyorum
suçu mevsime atıyorum,
sonbahardandır diyorum
bu gece yine yokluğun esti
uzak kıyılardan buram buram
canımı acıttı,


hapsolduğum bir yatağın içinde,
ağlasam,
gözyaşlarımı tutabilir misin?
silebilir misin gözyaşlarımı ellerinle?


Yüzünü özlüyorum...
hafızama asılı kalan gözlerinin içindeki
gülüşünü arıyorum,
rüzgar değil, tipi degil, fırtına değil bu
neydi seni alıp benim olmadığım
diyarlara savuran,
yapayalnız yattığım 
bu buz kesmiş yatağın içinde
sancılı bir ölümdü yokluğun,

şimdi söyle
Aşk neydi?
aşk acıtmak mıydı?
bu kadar acıtıyorsun canımı...


Melike Melis

GÖZYAŞLARINI İÇEN KADIN





Sokağınızdan geçiyorum şiirlerle bayım,
belki incitir biraz şiirlerim sizi,
belki de kanatır,
yürekte küf tutmuş bir aşkın
küflerini temizliyorum şiirlerle,



sigaramın dumanında tüten hayallerle,
kanaya kanaya, ağlaya ağlaya
yazılmıştır şiirlerim bayım,
dokunmasın vefası eksik yüreğinize,
bir toz bezi gibi kenara attıklarınızı
hatırlatmasın,



Şiirlerim ki;
bir toz bezi gibi kenara atılan
elinde valiziyle şehir şehir gezdirilen
eğreti gelin muamelesi gören
bir kadının içsel çığlıklarıdır,
kanayan bir ömrün, acı gerçekleridir,



Sokağınızdan geçiyorum şiirlerle bayım,
şiirlerimin gözü yaşlı, yüreği yaralıdır,
ağlatmasın sonra sizi,
ben ne yaptın dercesine yüreğinizi yakmasın
gerçi sizde vicdanda yoktur bayım,
onca yaptığınız kötülüklerden sonra
körelmiştir yüreğiniz,



sokağınızdan şiirlerle geçiyorum bayım,
şiirlerim arka sokakların ölüm türküsüdür,
gözyaşlarını kutsal bir su gibi
kana kana içen bir kadının
hazin öyküsüdür...
size ağır gelir bayım...



Melike Melis / Kalinihta Girit

AŞK BİR MUAMMA




Sevdiğimin yüzü ay,
öpüyorum
yüzünün her bir kıvrımını

Seviyorum,
belki de ölüyorum,

senin yüreğin doğan güneş
ısınıyorum
belki de yanıyorum

ve gözlerin kutsal bir ışık
aydınlanıyorum,
belki de karanlığa düşüyorum

yağmurla canlanan
bir çiçeğe dönecek tenim
ya da senden uzakta
lime lime olacak etim

Melike Melis

mutluluk





Mutluluk elma ağacı gibidir,
iyi niyetli olanlar; yoldan geçerken koparıp paylarını alırlar, kötü niyetliler ise taşlayıp düşürürler...


Melike Melis

UMUT



UMUT

Biliyorum
yine fena bastıracak bu kış,
senden uzak,
yüreğinden yoksun
soğuk tenime vurdukça
içimde bir şeyler sızlayacak
karla kaplı yollara düşecek bedenim,
belki bilinmezliklere yol alacağım
çaresizce, umutsuzca
donarak,
belki de ölerek,
ölüp ölüp dirilerek


Ve belki bir sabah,
bir sabah
uzak yollardan geleceksin,
ellerinde çiçekler
bir bahar daha gelecek sevgilim
ve bir bahar daha çiçekler açacak
yalnızlıktan bitap düşmüş yüreğimde
sevimli bir güneş gülümseyecek kapımda
umut olacak,
karla kaplı
gönlümün göğüne...

Melike Melis

Monomu (Annem)



Monomu (Annem)


Ey lavanta kokulu
Giritli kadın
Ay Tanrıçası yüzün,
Güzelliğiyle Afroditi, Herayı kıskandıracak
mitolojiyi bile 
yerinden oynatacak tek kadın


yüreğiyle dünyaları kucaklayan
bir gülüşünle
ömrüme şenlik getiren,
bir damla gözyaşınla 
beni öldüren kadın,


Annem...


gözleri kutsal bir ışık,
yüreği gülen bir güneş...


kulağımda
''Ela re pedimu'' diyen sesin
yaramazlık yaptığımda
“Minganiz re!” diyerek bana kızışın,
şuan senden uzakta da olsam
hep aklımdasın 


ahh be yineka !


pedimun seni çok özledi...


Melike Melis / Kalinihta Girit


Monomu : Anne
Ela re pedimu : Gel yavrum
Minganiz re : yapma be
Yineka : Kadın
pedimu : yavru, çocuk

KENT

KENT


yeni bir ülke bulamazsın, arama;
bulamayacaksın başka denizler de;
nereye gitsen bu kent ardından gelecek senin,
aynı sokaklarda dolaşıp duracaksın yine,
aynı hep aynı mahallede yaşlanacaksın,
aynı hep aynı evlerde ağaracak saçların
ve dönüp bu kente geleceksin sonunda;
yanılma sakın, bir başka şey umma,
seni bekleyen bir gemi yok, bir çıkar yolun yok...
ömrünü nasıl tükettiysen burada, bu köşecikte
öyle kıydın demektir ona, bütün yeryüzünde."

konstantin kavafis

kova kadını

(21 Ocak - 19 Şubat)
Bir Kova kadınını çekici kılan, onu tanımanın imkansız gibi görünmesidir. Tabii bu durum Kova Kızına gizemli bir çekicilik kazandırıyor.

Fakat, sadece bilmece çözmekten hoşlananlar için... Bu kızların ne zaman ne yapacağını anlamak neredeyse imkansız gibidir.

Bu kızların ne zaman ne yapacağını anlamak neredeyse imkansız gibidir. O, zamanın dışında yaşarmış gibi haliyle (Gerçekten de zamanın ötesinde yaşar) çoğu zaman sizin bulunduğunuz zamana uyum sağlayamaz. Tabii bunun sonucunda da anlaşılmaz, aykırı ve çılgın gibi tanımların yakıştırılmasıyla karşı karşıya kalır.

Aslında o ne bir çılgın, ne de aykırı biridir. Sadece çok zekidir. Fakat zekası bilinen kavramların ötesini araştırdığı için de anlaşılması zordur. İşin ilginç tarafı Kova Kızları da sizi anlayamayacaktır!

Bir Kova Kızı aşık olduğu zaman, bütün diğer sabit burçların yani Boğa, Akrep ve Aslanlarïın sadakatine sahiptir. Fakat, sadece aşık olduğu sürece... Zira aklı böylesine zamanın ötesine taşan bir Kova Kızıïnın size aşık olarak kalmasını sağlayabilmek gerçekten zor bir iştir. Bir defa özgürlüğüne sınırsız ölçüde düşkündür. Üstelik size olan aşkı, onun başka konulara sevgi duymasına engel değildir. Çünkü, öğreneceği, ilgileneceği o kadar çok çeşitli konu vardır ki, aslında bütün bunların arasında size aşık olması ve vakit ayırması, onun size olan ilgisinin derecesini gösterir. Yani bir Kova Kızıïı size zamanının büyük bir bölümünü ayırıyorsa, gerçekten aşık olmuş demektir. Sakın ona baskı yapmayın ve arkadaşlarıyla birlikte yaptığı organizasyonlara engel olmaya kalkışmayın. Şayet onu seçim yapmak zorunda bırakacak olursanız, ne kadar aşık olursa olsun, özgürlüğünü seçmekte bir an bile tereddüt etmeyecektir.

Bir Kova Kızıïnın davranışlarına bakarak onu hemen sevgisizlikle suçlayabilirsiniz. Fakat, durum hiç de sandığınız gibi değildir. Hatta zodyağın en müthiş sevgisiyle dolu yegane burcudur. Fakat, diğer burçlardan farklı olarak onun sevgisi o derece yoğun, o derece güçlü ve o derece bütün dünyayı kaplayacak kadar büyüktür ki, tek bir şeye yöneltemez. O sevgisiyle bütün dünyayı kucaklar. Tabii siz de bunun içindesiniz.

Kova Kızlarïından tipik bir eş ya da anne olmasını beklemek yanılgısına sakın düşmeyin. Zira onun için yemek yapmaktan çok daha önemli işler vardır. Tabii bütün bunlarla birlikte bir Kova Kızı için kimse iyi bir evsahibi olmadığını söyleyemez. Evinde verdiği davetlerde hayal edemeyeceğiniz bir servisle karşılaşabilirsiniz.

Diğer anneler gibi hayatını çocuklarına vakfetmeyecektir belki fakat, çocuklarının geleceğini öylesine düşünüp planlar ve yönlendirir ki, hiçbir anne onunla yarışamaz. Ve bütün bunların yanısıra kendi zevklerine, hobilerine, arkadaşlarına da zaman ayırmayı bilir. Bütün bunlara karşılık çocuğun kendi ayakları üzerinde durmasını, sorunlarıyla kendisinin başa çıkmasını ve kararlarının sorumluluğunu üstlenmesini de isteyecektir. Tabii bunun için de hiç ilgilenmiyormuş gibi bir izlenim yaratacaktır. Ama bu izlenimizin sadece bir yanılgıdan öte olmadığını bilmelisiniz. Elbette ki, onun bu ilgisi çocukların kendi işlerini görmeye başladıkları zamana kadardır.

Tabii bütün bunlar Satürn etkisinin güçlü olduğu Kova Kızları için geçerlidir. Bir de Uranüs etkisinde olanlar vardır. Fakat, buluşların ve yeniliklerin gezegeni Uranüs altındaki bir Kova Kızında da bundan daha fazla bir davranış göremezsiniz. Sadece evinden biraz daha uzak, biraz daha aktif ve biraz daha sıradışı olacaktır, o kadar. Zira Kovalar ister Satürnïün ister Uranüsïün etkisi altında bulunsunlar, her iki tipte de idarecisi olan hem Satürn, hem de Uranüs etkilerini birarada görebilirsiniz. Tabii birisi biraz daha fazla olarak. (Şayet doğum anında farklı şeyler söyleyen etkiler almadıysalar.)

3 Eylül 2013 Salı

.






















Bir ben miydim
kutsal bir su gibi gözyaşlarımı kana kana içen

Melike Melis 


.

Bir avuç şiir serp, şiire susamış yüreğimin göğüne...

Melike Melis 

.

Öyle bir bakışı vardı ki,
bir şiiri bile can damarından kanatırdı..



Melike Melis

.


“Yeryüzü kanatlarında, bir ömrün acı yüzüydüm…”

— Melike Melis


.


Güneşi mi çaldılar yoksa gökyüzünden ?
aydınlığı göremez oldu gözlerim...

M.Melis 


CUMHURİYET YÜZLÜ ÇOCUK



CUMHURİYET YÜZLÜ ÇOCUK

Takvimler 29 ekimi gösteriyordu,
bir çocuk geldi dünyaya 
Cumhuriyet gibi aydınlıktı yüzü
çağlayan bir nehir gibiydi gözleri


kucağıma aldım,
yüreğine dokundum,
öyle hızla atıyordu ki,
başka dünyaya gelmenin 
heyecanı içindeydi sanki


alnından öptüm
en değerli sanat eserim deyip 
yüreğini yüreğime ekledim
hoş geldin dünyama
''cumhuriyet yüzlü çocuk''
Hoş geldin...


18 yıl boyunca,
en iyi arkadaşım, sırdaşım,
gururum,
hüznüm, sevincim,
ümidim,
her şeyim seninle başlar,
seninle biter.
''Cumhuriyet yüzlü çocuk''


sahip çık düşlerine,
her zaman koş arkasından,
düşlerinde ki sanat ateşi elbet
bir gün gerçeğe dönüşecektir,
bıkma,
usanma,
yılma,
bittim dediğin yerde
sarıl düşlerine.

gökyüzüne bak
senindir o mavilik

sana sanat ışığı olsun 
her zaman
o sonsuz özgürlük...


Sarıl düşlerine Çocuk...



Batuhan'ıma



Melike Melis

SANRI


SANRI

Duvarlar arasında kalan,
tutsak bir kadındım,
İsyan bayraklarını
şiirlerimde sallandırdım.
lirik bir şiirden ibarettim
bu hayatta
Bazen Tanrı bile duymazdı
içsel çığlıklarımı...


umudumu hep gökyüzünde
sakladım..
cenneti de bu dünya da gördüm
cehennemi de
güzelliği de bu dünyada gördüm,
hainliğide,
sırtından vurulmayıda...


Ağrılı ve yavaş bir ölüme sürükleyen
bir hastalıktı bu hayat,
acı veren sanrıları vardı hep,
nereye baksam,
kiminle konuşsam hep bir acı
yüreklerde bir içsel ağrı,


ben bu hayatta,
denize, gökyüzüne
bir de kuşlara aşıktım,
...Ki ebedi aşk buydu,
dokunulmayan aşk ölmüyordu,


yalnızlığın
metrakaresini ölçtüm,
santim santim...
pencereme konan
bir serçeyi yüreğinden öptüm,
kanadından yaralanmış bir güvercini
iyileştirip gökyüzüne salıverdim
işte sonsuz aşk buydu...



Melike Melis / Kalinihta Girit

YÜREK TUTULMASI

YÜREK TUTULMASI

düşsel ve esrik bakışlarla 
gözlerime baktı
gecenin en zifiri karanlığında
havada mistik bir koku
buram buram


gözlerinin içi yakamoz parıltısı
çocukça bir gülümseyiş 
yapışmış dudaklarına
ve dudakları kırmızı şaraptı,
ılık ılık yüreğime aktı


yüreğimi elleriyle tutup 
yüreğine koydu....
Rüzgarın kanatlarına binip
gökyüzüne uçtuk...


başım dönüyor,
kanım kıpırdıyor,
ah acı çekmiş kadınlığım,
ah zavallı kalbim,
bir devrimi yaşar gibiydi


Ey bakışları 
bir kadeh içki olan sevgili
ey yüreğimde 
devrim yaptıran Adam !!


senin boy verdiğin toprak
sevgilim dediğin ruhun
anavatanımda filizleniyorsun 
Çınar ağacı gibi
yüzlerce yıllık
bağrımda.


sevdayı düşündüğüm 
her saat
dağların düze kaymasıdır
ve toprak 
toprak asi düşlere 
bir ülke yaymasıdır.


Melike Melis / Kalinihta Girit

Otuz Ağustos

Otuz Ağustos

"Yurtta sulh cihanda sulh"
İlkesiyle var olan
Özgürlük ateşiyle yüreğinde har olan
Başta ulu önderim ve kahraman askerim
Kızıyla, kızanıyla
Tufanları titretip
Kurtuluş destanıyla, Cihana korku salan 


Zaferler diyarında
Top sesleri içinde
Türk'ün süvarileri
Gölgelerle boğuşup ağustos sıcağında
Yaz kokan tepelerde
İnim inim inletip
Kaçırdı gölgeleri


Tunç adımlı göğüsler
Çelik gözlü ordular
Düşmanları çiğneyip
Can evinden vurdular
Kan kokan gecelerde
Yüzlerce şehit verip
Ona selam durdular


Bir zafer sabahıydı 
Artık otuz ağustos
Al bayrak gölgesinde
Mehmetçiğin sesiyle
Bağımsızlık nidası dağı taşı inletip
Özgülük şarkısında
Ulusça kenetlenip
Yeniden var oldular



Melike Melis

KAHPE/RENGİ ( İHANET)



KAHPE/RENGİ ( İHANET)

Yalnız kaldığım her vakit,
maverada isyan çiçekleri açar,
bütün sokaklarım bozguna uğrardı,
yüreğinden sürgün yemiş bir aşkla
gözyaşlarını içen 
lal bir kadın olurdum.

Gittin...

Ve ben yosun koklu bir akşamda,
Ağır bir ölüm gibi yaşadım;
Seni kaybetmenin acısını,

ben şimdi;
yüreğine ateş düşmüş bir kadın,
sen;
başka limanlara yelken açmış bir adam.


''Gözlerini dünyaları bile değişmem'' derdin
oysa ki şimdi,
Bir kahpenin kahpe/rengi gözlerindesin


Aşkınla dolup taşan yüreğimi,
Bir kahpenin bedeninde öldürdün.
Şimdi ihanetin bir buzdağı gibi gelip
Yüreğime çarptı…
Dünyalara bile değişmem dediğin gözlerimi;
Bir kahpenin kahpe/rengi gözerine değiştin.
şimdi ihanetin Kırk yıl çıkmaz
Gözerimden…


Melike Melis

YARALI KUŞ

YARALI KUŞ 

saçlarımı tararken;
hüzünlü aşk şarkıları söyleyen, 
ve derinliklerde yaşayan, 
hüzünlü bir yüzdüm bu hayatta,
Gamzelerimin arkasında
hep bir gözyaşı saklanırdı


benim payıma düşen
perdesi çekilmiş,
kapıları kapatılmış bir aşktı,
ve benim payıma 
damla damla 
hüzün ve gözyaşı düşmüştü


Ve ''seni seviyorum'' 
diyen bir sesin,
yıllarca yüreğimde yer etmesiydi...


ben yaralı bir kuşum,
benim ömrüm gökyüzünde son bulur,
bir gün 
kanatlanıp gökyüzüne uçarsam,
Ardımdan 
bağrı yanık sevda türküleri söyleme,
benim vatanım bozkırdır, 
Bozlak türküleri söyle...
beni bozlaklarla uğurla...


Melike Melis / EYLÜL 2009 ANKARA

SIZI

SIZI

senden ayrı kaldığım zamanlar
ölümlere gider gelirdim,
oysa sen benim yaşamımdın,
anlamımdın..


senden bir saat bile uzak kalsam,
pencere önünde 
babasının işten gelişini bekleyen çocuklar gibi
beklerdim seni.


sen karanlık gecelerimde tek aydınlığımdın,
hüzünlü zamanlarımda,
hüznüme ortak olandın,
ve her gelişinde 
yüreğimde taze kırçiçekleri açtırandın
sen yüreğindeki baharla gelirdin,
fesleğen kokuları saçardın etrafına.


gözlerin, 
masmavi gözlerin gökyüzüm olurdu,
ellerin ellerim olurdu,
martılar gibi kanatlarını açıp 
kanatlarına sığdırırdın beni,
üşüdüğümde 
kendini bana yorgan yapardın.


göğsüme yaslanıp,
göğsümde ağlar,
göğsümde gülerdin,
biz acıyıda,
mutluluğuda birlikte paylaşırdık,
bir ekmeği birlikte bölüşürdük,
bir sigaranın dumanını birlikte çekerdik.


gittin,
şimdi ben sokağa atılmış bir kedi 
saranım yok,
kucak açanım yok,
göğsümde ağlayanım yok,
gözlerimin içine anlamlı bakanım yok...


Maziden kalan, dokunaklı
acı bir öyküyüm şimdi,
öykümün kahramanı,
başka öykülere kahraman olmaya gitmiş,
yüreğimde sızı,
yaşamımda acısın şimdi...


Melike Melis 

AŞKIN VATANI'NA

AŞKIN VATANI'NA

Bütün gecem sanaydı,
aşkın vatanınaydı,
kan tutmuştu gözlerim
yokluğunla paslanmıştı yüreğim,
buz kesmişti bedenim,
dilimde kekremsi bir şaraptı adın,


oysaki 
gerçekleri bile titretirdin mavi düşlerinde
her gelişinde 
cennetin çocukları ıslık çalardı
maverada aşk çiçekleri açardı,
pamuk şekerleri bırakırdın 
çocuksu düşlerime,
deniz kızı Eftelya'dan şarkılar dinlerdik,
şiirler kanardı parmakların,
dilinden düşmezdi hiç adım


''sarı sıcağım, gülen güneşim'' derdin
açardım kışının üzerine
eritirdim bütün buzları
taze baharları düşürürdüm yüreğine
lavantalar saçardım gövdene


o zaman bana biriktirdiğin
bütün hüzünleri saç yüzüme,
belki uçsuz bucaksız 
bir gökyüzü olur gözlerim,
belki bir şiir olur akar sözlerim,


şimdi Fırtınalar sarsar vatanımı,
kırık bir dal olur düşlerim,
sonbahar düşer yazımın üstüne
cam kırığı bir ses olur çığlığım,


Kederlere bayramdır gidişin,
kara yazgıma bir eş,
ah ederim sevdama,
yoksun ya,
düşer içime acı bir zulüm...



Melike Melis / Kalinihta Girit

HÜZÜN KENTİM (ANKARA)

























HÜZÜN KENTİM (ANKARA)

hüznün dem vurduğu,
sarı yaprakların yüreğime düştüğü,
benim mevsimim,
geçiş mevsimi dense de adına,
başlı başına bir güzelliktir oysa


Ne güzel yakışırdı Ankara'ya sonbahar,
yapraklar uçuşurken,
sarsak adımlarla Tunalı'da yürümek,
Mogan'da sararmış yapraklar eşliğinde,
göle karşı demli bir çayı yudumlamak,
Elmadağ'ın ayazında 
bir şişe şarabı devirmek,
Ne güzel yakışırdı Ankara'ma sonbahar


Ankara Benim hüzün kentimdi,
öyle çok yakışırdı ki sonbahar,
hüznü bile başka bir güzellikti,
düşen sarı yapraklar,
romantizmi ve melankolikliği ile
bana en güzel aşkı yaşatırdı,



Bir mevsimdir ki,
diğer üçünden apayrı,
eskiler ölüm mevsimi dese de adına
son sıcağı tenimde,
soğuğu ruhumda hissettiren,
gökyüzünde yıldız varken 
canıma göğün gözyaşlarını serpen,

Hüznün en güzel mevsimidir sonbahar,
şairler bu mevsimde 
daha bir dokunaklı yazar,
kaleme damla damla düşer
yüreklerdeki hüzün,


Ölüm mevsimi dense de adına,
ben sonbaharda yaşarım aşklarımı
sonbaharda yenilenir, kendimi bulurum, 
hüzünlü bir dizenin içinde
ve ya düşen bir yaprağın gölgesinde,



ayrılık mevsimi denmesine inat 
ben hep sonbaharda aşık olurum...
mevsimlerin en özeli, 
benim ömrümün her zamanı 
olsun bir sonbahar zamanı...


Melike Melis / Kalinihta Girit 

1 Eylül / 2013



BİR KADININ ÖYKÜSÜ

BİR KADININ ÖYKÜSÜ

Bir kadın,
bir adam
ve bir AŞK,
kaybolmaya yüz tutmuş,


kadın sevdasına sahip çıkar,
kaybetmek istemez,
çünkü sevdasını yüreğinde 
ve kirpik uçlarında taşımıştır,
acıya acıya,
ağlaya ağlaya taşımıştır,
her fedakarlığa katlanmıştır,
ama adam elinin tersiyle itmiştir.
kadının sevgi dolu yüreğini,


kadın geceler boyu 
gözyaşlarını düşürmüştür yastığa,
kimseler görmemiştir,
maskesini takıp,
mutluluk oyunları oynamıştır 
her defasında.


ve her kadının acısı 
gamzelerinin arkasında gizlidir,
sanmayın ki her gülen kadın mutludur,
ve her kadının yüreğinde 
mutlaka kırılan bir dalın 
öyküsü vardır.


ve her kadının içsel bir çığlığı vardır,
Kadın derinlerden sever erkeğini,
erkek ise; ne bu çığlığı duyar,
ne gözyaşlarını görür,
ne de kadını anlar,


Bir kadın,
Bir adam,
ve bir aşk böylece yok olur...


Melike Melis / Kalinihta Girit